Diğer Sitelerimiz

25000 Veciz Söz
islami bilgiler

#364

“Beden ruhun hanesidir.” buyruluyor. Bir yoksulu giydirmek, bir açı doyurmak böyle önem kazanırsa, ruhları iman ile nurlandırmak, takva ile korumak, salih amel ile terakki ettirmek, ilim ile aydınlatmak ve güzel ahlak ile süslemek ne kadar önemlidir? Kıyas edilsin.

#473

Güzel ahlâk nedir? sualine, Ebu Muhammed Razi:

Güzel ahlâk, kulun Allah’a karşı yaptığı hizmet ve ibadetleri az bulması, Allah’tan gelen nimetleri de büyük görmesidir, cevabını vermiştir.

#823

Tevazu, kibrin, başkalarına karşı büyüklük taslama ve kendini beğenmenin zıddıdır. Tevazu  güzel ve üstün ahlâk sahibi oluşun bir göstergesi, kibir ve kendini beğenmişlik ise kötü ahlâklı oluşun ve günahkârlığın bir belirtisidir. Bu sebeple tevâzu ne kadar övülmüşse, kibir de o kadar yerilmiştir. 

#923

-Güzel ahlâk nedir? Sualine, Ebû Muhammed Razi:

-Güzel ahlâk, kulun Allah’a karşı yaptığı hizmet ve ibadetleri az bulması, Allah’tan gelen nimetleri de büyük görmesidir, cevabını vermiştir.

#987

İman ve amelden sonra Müslümanlığımızı kemâle erdirecek olan tek şey güzel ahlaktır.

#990

Hz. Aişe (r.anha) validemiz, Rasul-i Ekrem (s.a.v) Efendimizin ahlakı hakkında soru soran kişiye, “O’nun ahlakı Kur’an’dı.” karşılığını vermiştir.

#998

Güzel ahlakın ve dürüstlüğün yitirildiği, ticarette ve sosyal hayatta hak ve hukukun zedelendiği, korku ve güvensizliğin arttığı zamanlarda toplumda önce manevi sonra maddi bereket kalkar, gider.

#1015

Hz. Ali (r.a) şöyle demiştir: “Bir ihtiyacı için yanına gelen din kardeşine yardım etmeyen ve kendisini hayır işlemeye ehil görmeyen kimseye şaşarım! Sevap beklentisi ve azap korkusu olmasa dahi, bu kimsenin güzel ahlaka uygun davranmaya bakması gerekir. Zira bu, kişiyi kurtuluş yoluna götürür.”

#1039

Sahabe’den Ebu’d-Derdâ r.a. bir gece namaz kıldıktan sonra ağlayarak “Ya Rabbi! Yaratılışımı güzel kıldın. Ahlâkımı da güzelleştir” diye dua etti ve bu hal sabaha kadar böyle sürdü. Sabah olunca hanımı Ümmü’d-Derdâ r.anh'a niçin sabaha kadar böyle dua ettiğini sordu. Ebu’d-Derdâ r.a. şöyle dedi:

- Ümmü’d Derdâ! Bir müslüman kul sürekli ahlâkını güzelleştirmeye devam eder de sonunda güzel ahlâkı onu cennete sokar. Ahlâkını sürekli kötüleştirirse, sonunda kötü ahlâkı onu cehenneme sokar.

#1176

Bayezid-i Bistami'nin yakınlarından biri seyâhate çıkarken, huzûra gelip; "Bana tavsiyede bulunur musunuz?" dedi. O da; "Üç şey ile sana tavsiyede bulunurum: Yolculukta kötü huylunun biri sana arkadaşlık ederse, onun kötülüğünü kendi güzel ahlâk potana sok da şekillendirmeye çalış. Böylece işin ve yolculuğun selâmetle neticelensin. Biri sana iyilikte bulunursa, devamlı surette Allah-ü Teâlâ’ya şükret. Çünkü o adamın kalbini sana çeviren Cenâb-ı Hak'tır. Bir belâ sana dokunacak olursa, o belânın üzerinden kalkması için süratle Allah-ü Teâlâ’ya dön ve neticeyi sabırla bekle. Ümidin kırılmasın, itimadın sarsılmasın. Çünkü gelen belânın altında ne gibi hayırların yattığını o anda idrak edemezsin." dedi.

#1229

Hazret-i Ömer, halifeliği sırasında bir gece asayişi kontrol için Medine sokaklarında dolaşıyordu. Gecenin karanlığında önünden geçmekte olduğu bir evden yüksek sesler işitti. Bir anne kızına şöyle diyordu;
Kızım, yarın satacağımız süte su karıştır!
Anne, Halife süte su karıştırmayı yasak etmedi mi?
Kızım, gecenin bu saatinde Halifenin nereden haberi olacak, o şimdi yatağında yatıyor.
Anne! Anne! Halife uyuyor, haberi olmaz diyorsun! Her şeyi bilen, gören ve her şeye kâdir olan Allah-ü Teâlâ bizi görüyor, hâlimizi biliyor! Hilemizi insanlardan gizleyebiliriz, fakat her şeyi bilen ve gören Allah’tan nasıl gizlersin?
Hazret-i Ömer, bu kızın güzel ahlakına çok hayran kaldı. Bu durumu hanımına da anlattı. Sonra da, o kızı oğlu Asım ile evlendirdi. Asım’ın bu kadından bir kızı oldu. Bu kızdan da âdil halifelerden Ömer bin Abdülaziz hazretleri doğdu.

#1236

Şemseddin-i Sivasi'nin Menakıh-i İmam-ı Âzam isimli eserinde şöyle yazılıdır:
İmam-ı Âzam’ın babası Sabit (rahmetullahi aleyh) küçük yaştan beri ahlakı temiz, takva ve vera sahibi idi. Yüzü gayet nurlu olup zühdü, salahı ve ilmi pek çok idi.
Bir gün bir dere kenarında abdest alıyordu. Suda bir elma gördü. Abdestten sonra suda çürüyüp gidecek olan bu elmayı alıp yedi. Fakat tükürüğünde kan gördü. Şimdiye kadar böyle bir hâl görmediği için tükürükteki kanın bu elmadan ileri geldiğini tahmin etti. Yediğine pişman oldu. Elmanın sahibini bulup helalleşmek için dere boyunca gitti. Nihayet yediği elmaya benzeyen bir meyve bahçesi gördü. Sahibini sordu. Bu zatın gayet cömert ve ihsan sahibi olduğunu, hatta ağaçta bulunan bütün elmaları toplayıp götürülse yine bir şey demeyeceğini, bir elmanın ne ehemmiyeti olacağını söylediler. Buna rağmen elmanın sahibini buldu, meseleyi anlattı, ya parasını almasını veya helal etmesini istedi. 
Bahçe sahibi gencin bu halini görünce takva ve verasının doğru olup olmadığını öğrenmek için şöyle dedi:
Yediğin elmam için ne vereceksin?
Altın gümüş neyim olsa veririm.
Ben altın gümüş istemem ama eğer kıyamette senden davacı olmamı istemezsen bir teklifim var, onu kabul etmen gerekir.
Teklifin nedir?
Yapacaksan söyleyeyim...
İslamiyet’e uygunsa yapabilirim.
Kör, sağır, dilsiz ve kötürüm bir kızım var, bununla evlenmeye razı olursan o zaman elmayı sana helal edebilirim.
Sabit hazretleri ahirete kul hakkıyla gitmemek için bu teklifi kabul etti. Düğün hazırlığı yapıldı. Sabit hazretlerinin ilk gece odaya girmesiyle çıkması bir oldu. Hemen kayınpederine koşup; “Efendim, bir yanlışlık var galiba, içeride sizin bahsettiğiniz vasıflarda bir kız yok, tam tersi!” Kayınpederi tebessüm ederek;  “Evladım o benim kızımdır, senin de helalindir. Ben sana kör dediysem, o hiç haram görmemiştir. Sağır dediysem, o hiç haram duymamıştır. Dilsiz dediysem, o hiç haram konuşmamıştır. Kötürüm dediysem, o hiç harama gitmemiştir. Var git helalinin yanına, Allah-ü Teâlâ mübarek ve mesut etsin.”
İşte bu evlilikten, yani böyle ana babadan İmam-ı Âzam Ebû Hanife hazretleri dünyaya geldi.

#1341

Meşhur veli Sehl-i Tüsterî (k.s) Hazretleri’ne güzel ahlaktan sorduklarında, hazret şu cevabı verir:

-“Güzel ahlakın en alt derecesi eziyet ve sıkıntılara tahammül etmek, kendine yapılan kötülüğe karşılık vermemek, zulmeden kimseye karşı ise merhamet edip Allah-ü Teâlâ’dan onu bağışlamasını dilemek ve ona şefkatle muamele etmektir.”

#1383

Seyyid Hasan Şazelî Hazretleri bir arkadaşı ile bir mağaraya girdi. Gayeleri nefislerini ıslah etmekti. Ancak mağarada halvette ibadetle meşgul iken birbirlerine şöyle diyorlardı:

“Muradımıza nasıl erer, nasıl keşif ve keramet sahibi oluruz? Ulu makam ve mertebelere nasıl ulaşırız?

Onlar böyle konuşurken mağaranın kapısında bir ihtiyar peyda oldu. Selam verdi, aldılar. Ona kim olduğunu sordular. Şöyle cevap verdi:

Ben Allah’ın kullarından biriyim, ismim Abdülmelik.

Hayırdır niye geldin?

Size hayret ettim, ondan geldim.

Bizim şaşılacak ne halimiz var? Mağaraya nefsimizi, benliğimizi yok etmeye geldik.

Hayır, siz mağaraya nefsinizi azdırmaya girdiniz. Ne gün evliya oluruz, ne gün gökte uçar, denizde yürürüz… Bunları konuşuyorsunuz. Mağarada olanın gayesi bu olmamalı. Ne zaman Allah’ın rızasını buluruz, Allah düşmanı nefsimizi ne zaman ıslah ederiz, kötü ahlaktan nasıl kurtulur, güzel ahlakı nasıl kazanırız? Amacınız işte bu olmalı. Fakat sizin gayeniz bunlar değil.

Bu sözler üzerine tövbe istiğfar ettiler. İşte, halis niyet ile o zat, bir tasavvuf büyüğü olan Hasan Şazelî hazretleri oldu.

#1609

Ebu’l- Abbas İbn Atâ bir gün arkadaşlarına; “İnsan ne ile yükselir?” diye sormuş. Kimi; “Başa kakmayı bırakmak ve nefsi feda etmekle, demiş. Kimi; İyilik etmek, ölçülü davranmakla, demiş. İbn Atâ şöyle demiş:

Yükselen yalnız güzel ahlak ile yükselmiştir. Peygamber s.a.v.’den başka hiç kimse de güzel ahlakta son noktaya (kemale) ermemiştir.

#1610

Güzel ahlak, herkese güler yüz göstermektir. Kötü ahlak ise ameli bozar.

#2006

Güzel ahlak; Cömertlik, bağışlayıcılık, sabır ve tahammüldür.

Güzel ahlak; Güler yüz, tatlı söz, iyilik yapmak ve kötülük etmemektir.

Hasan-ı Basri Hz.leri

#2007

Her binanın bir temeli vardır. İslam binasının temeli de güzel ahlak’tır.

Abdullah bin Abbas 

#2067

Güzel ahlâk, kimseyle çekişmemek ve kimseyi çekiştirmemektir.







Etiketler