Diğer Sitelerimiz

25000 Veciz Söz
islami bilgiler

#102

Gelecekte doktorların hastalarına yazacakları reçete, müslümanların kıldığı namaz ve tuttuğu oruç olacaktır.

George Bernard

#279

Açlıktan ölse bile sakın beynamaza borç verme.

Neden?

Çünkü Allah’a kulluk borcunu ödemeyen kimse sana hiç borcunu öder mi?

#325

Bu dünyada beş vakit namaz kılanlardan değilsen, ahirette suçu ve cezası çok büyük olanlardan, yani muhtemelen ebedi hüsrana uğrayanlardan (cehennemliklerden) olursun. 

#338

Namaz, bize lütfedilen ömrün (zamanın) oruç ise bize lütfedilen bedenin zekâtıdır.

#553

Gaziantep evliyasından Şuaybzâde Alî Âkif Efendi, bir gün sevdiklerine;

Kardeşlerim; “Ehl-i sünnet alimlerini sevmek, onlarla tanışmak, görüşmek, onlar gibi olmaya özenmek ve o büyüklerin sözlerini işitmek ve kitaplarını okumak, Allah-ü Teâlâ’nın nimetlerinin en büyüklerindendir, buyurdu.

Neden? Dediler.

Çünkü dünyada rahat ve mesut yaşamak, ahirette sonsuz cennet nimetlerine kavuşmak, buna bağlıdır.

Ve ekledi:

Sevgili Peygamberimiz; (Elmer’ü me’a men ehabbe) buyurdu.

O ne demek efendim?

Yani, kişi, dünyada kimleri seviyorsa, ahirette de o sevdikleriyle beraber olacak, demektir. Bunun için din büyüklerini seven kimse, cennette onlarla beraber olacaktır.

Bir gün de bir talebesi;

Hocam, en kıymetli ibadet nedir? Diye sordu bu zata.

Cevaben;

Namazdır, buyurdu.

Namaz mı dediniz?

Evet, namaz imandan sonra en kıymetli ibadettir dinimizde. Bir vakit namazı özürsüz kazaya bırakan, “Seksen hukbe” cehennemde yanacaktır.

Delikanlı, “Hukbe” kelimesini ilk defa duyuyordu.

Seksen ahiret senesidir ki, her günü, seksen dünya senesi kadardır.

Bir gün de;

Bir kâfir iman ederse, ilk yapacağı iş nedir? diye sordular.

Resûlullah’ın hayatını öğrenmektir, buyurdu.

Sordular yine:

Cennete gitmenin yolu nedir hocam?

Resûlullah’a uymaktır.

İmanın esası?

“Resûlullah”ı sevmektir.

Sonra buyurdu ki:

Şaşıyorum şu insanlara. Olur, olmaz kişilere muhabbet besliyorlar da, “ Peygamber (s.a.v) efendimizi sevmeyi o kadar benimsemiyorlar.

 

#558

Hatırlıyorum, bir tanıdığım “Niçin namaz kılıyoruz?” diye sormuştu da hemen cevap vermek yerine, başka bir soru ile mukabele etmiştim: “İlletini mi öğrenmek istersin, hikmetini mi?” Şaşırmış, “Bu da ne demek oluyor?” demişti. Şöyle bir açıklama yapmıştım: “İllet, hakiki sebep demektir. Hikmet ise, gözetilen fayda ve menfaat.”

-“Şu halde illeti nedir?”

-“Ya hikmeti?”

-“Saymakla bitmez. Ben, hemen aklıma gelenleri söyleyeyim. Her şeyden önce namaz, cehennem ateşinin kalkanı, kabir azabının siperi ve cennet kapılarının anahtarıdır. Ebedi saadet, onun sonsuza uzanan bir meyvesidir.”

“Namaz kalbe gıda, ruha şifa, bedene sıhhat, vicdana ölçü, akla istikamet, iradeye kuvvet ve duygulara intizam verir.”

“Namaz, hayatı disiplin altına alır, günahlardan korur, manevi kirleri temizler. Ruh, onunla nefes alır, huzur bulur, sükûna erer, Rabbine yönelir. Manevi yükselişin merdivenidir namaz, bütün ibadetlerin özüdür.”

“Ancak bunların hiçbiri olmasaydı bile, ben namazımı yine kılacaktım. Çünkü faydalar teşvik edici olabilir, fakat asla hakiki sebep olamaz. Önce istenilmez, belki sonra verilir.”

O zaman söyleyemedim, dostuma şunları da söylemek isterdim:

“Namaz imanımın ifadesidir, acizliğimin, zayıflığımın, çaresizliğimin, kısacası kulluğumun itirafıdır.”

“Namaz, gözümün nuru, gönlümün gözbebeğidir. Dünyam onunla aydınlandı, hakikati onun ışığıyla gördüm, diğer varlıkların ibadetlerini onun ilhamıyla bildim.”

“Secdedeki zilletimde izzetimi bulmuşum. Allah’a baş eğişim, başkasına baş eğmeyeceğime dair yeminimdir. Alnım yeri öperken, ruhum da beni sayısız nimetlerle yaşatan rahmet elini öpmektedir.

Namazda ben âlem olurum, âlem de ben olur. Yüce divanda kâinatın sözcülüğünü ederim. Dilsiz varlıklar, benim dilimde dile gelir.”

“Seccade tahtım, secde saltanatım… Ve kulluğum sultanlığımdır.”

#722

Hasan –ı Basri (r.a) demiştir ki: “Bir müslümanın ihtiyacını gidermem benim için bin rekât nafile namaz kılmaktan iyidir.”

 

 

#950

Mahşer günü ilk önce namazdan hesaba çekileceğiz.
 

#1182

Câfer-i Sâdık Hz.leri buyurdu ki:

"Namaz, her takva sahibi için yakınlıktır. Hac, her güçsüzün cihadıdır. Bedenin zekâtı oruçtur. Amel, ibadet, hayırlı iş yapmadan karşılık bekleyen, yaysız ok atana benzer."

#1208

İbn-i Semmâk hazretleri, Dâvûd-i Tâî'ye gelip; "Bana nasihat et." dedi. O da; "Öyle gayret et ki, Allah-ü Teâlâ seni yasak ettiği yerde görmesin, emrettiği yerden de ayrılmış bulmasın. Allah-ü Teâlâ’dan hayâ et ki, senin O'na yakın olduğunu ve senin üzerindeki kudretini göz önüne getiresin. Dünyaya karşı oruçlu ol ki, iftarın ölüm olsun, insanlardan, aslandan kaçar gibi kaç, fakat cemaatle namazı terk etme ve sünnetten ayrılma." buyurdu.

#1244

Adamın biri oğluna; “Senden iki isteğim var, birincisi, öldüğüm zaman ayağımın birine eski bir çorap giydirmeyi ihmal etme. İkincisi ise şu ağzı kapalı mektubu beni defnedinceye kadar açma, defnettikten sonra aç oku” diye vasiyette bulundu. 
Zaman geldi adam öldü. Kefeni saracağı zaman, oğlu babasının vasiyetini arz ederek; “Babama mutlaka bir eski çorap giydireceğiz” dedi. İmam; “Olmaz, dinimize göre ölü kefenden başka bir şeyle gömülmez” dedi. Çocuk ısrar etti, ama fayda vermedi. Definden sonra oğlu babasının bıraktığı mektubu okumaya başladı:
“Oğlum! Görüyorsun ya, o kadar malım mülküm olduğu halde, bir eski çorabı bile beraber götüremedim. Elbette bir gün sen de benim gibi öleceksin. Sana da birkaç metre kefenden başka bir şey vermeyecekler. Sana bıraktığım malı, iyi harca, sarf edeceğin yerleri iyi seç. Beş vakit namazını ve diğer ibadetlerini sakın aksatma, dinde bildirildiği şekliyle tam yap. Çünkü senin kabre götüreceğin amelinden başka bir şey değildir.”

#1262

Cahillik zamanını ve işlediğin günahları anma. Cemaatle namaz kılmana engel yoksa cemaati asla terk etme.

#1329

Bir insanın imansız ve ibadetsiz huzurlu olması mümkün değildir. Nasıl ki, vücudumuz için, A,B,C,D… gibi vitaminlere ihtiyacımız vardır. Bunları temin eden bir insan, maddi vücudunu sağlığa ve huzura kavuşturur. Aynen öyle de Rabbimizin ruh ve kalp huzuru için bize sunmuş olduğu bir vitamin reçetesi vardır. Bunların başında namaz, oruç, zekât, gibi ibadetler gelir. Salih amellerimiz, ruhumuzu sağlığa ve huzura kavuşturan vitaminlerdir.

#1336

Şu bilinmelidir ki Allah-ü Teâlâ’nın insanın ibadetine, taatine asla ihtiyacı yoktur. Hâşâ Rabbü’l-Alemin’in azameti insanın ibadetiyle ne büyür ne de küçülür. Yapılan bütün amellerde tek maksat Yüce Allah’ın rızasıdır. Allah’ın rızası da emirlerine mutlak bir itaatle ve sözlerinden dışarıya çıkmamakla olur. Namazdaki, taat ve ibadetteki maksat Allah rızasını kazanmaktır. Bu menfaat de Allah rızası ve Allah dostluğudur.

#1390

Namaz kılmayan Müslüman değildir.

Hz. Ömer (r.a.)

 

Namaz, iman ile küfür arasında bir perde, mü’min ile kafiri birbirinden ayıran alamet-i farika’dır.

#1391

Namaz cennetin anahtarı olduğu gibi, namazı terk etmek de cehenneme giriş sebebidir. 

#1392

Allah katında en sevgili amel namaz’dır. Peygamper (s.a.v) efendimizin gözümün nuru dediği ibadet yine namaz’dır.

#1392

Allah katında en sevgili amel namaz’dır. Peygamper (s.a.v) efendimizin gözümün nuru dediği ibadet yine namaz’dır.

#1396

Kur’an’ın tevhidden sonra ikinci çağrısı namazdır.

Namaz, dinin direği, imanla küfrün arasında bir perde ve de amellerin en faziletlisidir.

Namaz, cennetin anahtarı, mü’minin mira’cıdır.

#1442

Kâinatta en yüksek hakikat imandır, imandan sonra ise namazdır.

Said-i Nursi

#1483

Namaz, kulun dünyaya sırtını dönüp Allah’a yönelmesidir. Secde hali, kulun Yaradanına en yakın olduğu an’dır.

#1503

Günlerin hayırlısı cuma, ayların hayırlısı ramazan, amellerin hayırlısı ise vaktinde kılınan namazdır.

#1624

Bir kişi vardı. Cuma dışında namazlara giden biri değildi. Aynı iş yerinde çalışan arkadaşının daveti üzerine Kadir gecesini ihya etmek için birlikte camiye gittiler. Caminin ortamından, imamın ihlâsla eda ettiği teravih namazından ve namaz sonrasında yaptığı duadan çok etkilendi. Hele de namazdan sonra ziyaret ettikleri sakal-ı şeriften tarifsiz duygularla ayrıldı.

Bu onun beş vakit namaza başlamasına vesile oldu. Artık aksatmadan beş vakit kılıyor, diline sahip oluyor, gözünü haramdan korumaya çalışıyordu. Dini bilgisini geliştirmek için de bir taraftan sürekli okuyordu. Bir süre sonra takdir ettiği biri oluvermişti. Şimdiye kadar boşa geçirdiğini düşündüğü ömrünü telafi etmek istercesine kendisini tamamen kulluğa vermişti.

Fakat her geçen gün daha da yoğunlaşan dindarlığı bir süre sonra artık hem kendisine hem çevresine zarar verir hale gelmeye başlamıştı. İşini aksatmaya başlamıştı. İslam’ı yaşamıyorlar diyerek ailesine hayatı zehir ediyordu. Oysa onları o hale kendisi getirmişti. Şimdi ise birden değişmelerini istiyordu. Etrafındaki hiç kimsenin müslümanlığını da beğenmez olmuştu. Ona göre gerçek İslam’ı yaşayan insan sayısı parmak hesabıyla birkaç kişiden ibaretti. Çevresine kızarken kendi kulluğunu da beğeniyor değildi. Bu yüzden daha fazla ibadet etmek gerektiğini düşünüyordu.

Bir sonraki yılın Kadir gecesi geldiğinde teravih namazını kılanlar arasında o yoktu. Hatta cumaya gidenler arasında da yoktu. Çabuk yorulmuştu. Etrafıyla ve hatta kendisiyle yaşadığı bu gerilimi kaldıramamıştı. Allah’ın yüklemediği yükü yüklenmesinin, aşırıya kaçmasının sonucuydu bu. Ona sahip çıkacak, itidal ve istikrarı öğretecek güzel bir ortamın bulunmaması da bu süreci hızlandırmıştı.

#1624

Bir kişi vardı. Cuma dışında namazlara giden biri değildi. Aynı iş yerinde çalışan arkadaşının daveti üzerine Kadir gecesini ihya etmek için birlikte camiye gittiler. Caminin ortamından, imamın ihlâsla eda ettiği teravih namazından ve namaz sonrasında yaptığı duadan çok etkilendi. Hele de namazdan sonra ziyaret ettikleri sakal-ı şeriften tarifsiz duygularla ayrıldı.

Bu onun beş vakit namaza başlamasına vesile oldu. Artık aksatmadan beş vakit kılıyor, diline sahip oluyor, gözünü haramdan korumaya çalışıyordu. Dini bilgisini geliştirmek için de bir taraftan sürekli okuyordu. Bir süre sonra takdir ettiği biri oluvermişti. Şimdiye kadar boşa geçirdiğini düşündüğü ömrünü telafi etmek istercesine kendisini tamamen kulluğa vermişti.

Fakat her geçen gün daha da yoğunlaşan dindarlığı bir süre sonra artık hem kendisine hem çevresine zarar verir hale gelmeye başlamıştı. İşini aksatmaya başlamıştı. İslam’ı yaşamıyorlar diyerek ailesine hayatı zehir ediyordu. Oysa onları o hale kendisi getirmişti. Şimdi ise birden değişmelerini istiyordu. Etrafındaki hiç kimsenin müslümanlığını da beğenmez olmuştu. Ona göre gerçek İslam’ı yaşayan insan sayısı parmak hesabıyla birkaç kişiden ibaretti. Çevresine kızarken kendi kulluğunu da beğeniyor değildi. Bu yüzden daha fazla ibadet etmek gerektiğini düşünüyordu.

Bir sonraki yılın Kadir gecesi geldiğinde teravih namazını kılanlar arasında o yoktu. Hatta cumaya gidenler arasında da yoktu. Çabuk yorulmuştu. Etrafıyla ve hatta kendisiyle yaşadığı bu gerilimi kaldıramamıştı. Allah’ın yüklemediği yükü yüklenmesinin, aşırıya kaçmasının sonucuydu bu. Ona sahip çıkacak, itidal ve istikrarı öğretecek güzel bir ortamın bulunmaması da bu süreci hızlandırmıştı.

#1671

İmam Rabbanî k.s. şöyle buyuruyor:

“Allah-ü Teâlâ, hiçbir zaman kullarına kaldırmaya güç yetiremeyecekleri büyük bir kaya parçasını kaldırmalarını emretmemiş. Kullarına kıyam, kıraat, rükû ve secdeden oluşan ve gayet kolay olan namazı emir buyurmuş. Emir buyurduğu ibadetlerin hepsi de çok kolaydır. Oruç da aynı şekilde pek kolaydır. Zekat da son derece kolaydır. Allah, zengin olan kullarına mallarının hepsini veya yarısını vermelerini emretmemiş, sadece kırkta birini vermelerini yeterli görmüştür.”

#1673

Şeyh Sadi Şirazi k.s. anlatıyor:

Bir gün henüz âkil baliğ olmamış bir çocuk niyet edip oruç tutmaya başlar. Yüz türlü sıkıntı ile kuşluk vaktine kadar sabreder. Çocuğun annesi babası rahatça orucunu tutması için o gün çocuğu okula göndermez. Annesi şefkatle kucaklar öper, babası okşar. Çocuğa birtakım ödüller verip yüzüne karşı överler.

Fakat öğle olunca açlık ve susuzluk çocuğun canına tak eder. Kendi kendine, “Akşama daha çok vakit var, bir iki lokma yesem annemle babamın nereden haberi olacak?” diye düşünür.

Böylece anne babasına yaranmak için oruçluymuş gibi görünür ama gizlice orucunu bozar, bir şeyler yer.

Şayet sen, Allah’ın seni gördüğünü bilip O’ndan korkmadıktan sonra namazı abdestsiz olarak kılsan kim nereden bilecek?

Çocuk buluğ çağına girmediği için orucu anne babasına hoş görünmek için tutmuş olabilir. Ancak gösteriş için ibadet yapan yaşı olgun bir kimse bu çocuktan daha cahildir. Gösteriş için, dindar görünmek için kılınan namaz ve yapılan ibadet cehennem kapısının anahtarıdır.

Şayet tuttuğun yol Allah’tan başkasına gidiyorsa, yarın senin seccadeni cehenneme sererler.







Etiketler