Diğer Sitelerimiz

25000 Veciz Söz
islami bilgiler

#86

Nefsin en sevdiği, kalbin ise en nefret ettiği huy kibirdir.

İnsan fıtratı, kibirli olanlardan hoşlanmaz, mütevazı olanlara ise hürmet ve muhabbet besler.

#113

Tecrübelerimle gördüm ki, bütün fesadın başı kibirdir.

Kibir, şeytanın büyüklenip kendini beğenmesiyle işlenen ilk günahtır.

 

#126

Marifetsiz ve faziletsiz insanlarda kibir, marifet ve fazilet sahibi insanlarda ise tevazu daha çok görülür.

 

#551

İslam büyükleri, sahip oldukları ilim sebebi ile kibre, gurura kapılmaktan çok korkarlardı. Selman-ı Farisi hazretleri bazı kimselerin arkasında yürüdüklerini gördüğü zaman: “Bu hal, sizin için hayırlı, fakat benim için şerlidir, isterseniz beni takip etmeyiniz” dedi.

#566

Kibir, öfke, zulüm, kin ve nefret insanı alçaltıp, cehenneme yolcu eder.

#813

Enaniyet, insanın kibir ve gurura kapılarak Allah'a karşı kulluğunu unutmasıdır.

 

#823

Tevazu, kibrin, başkalarına karşı büyüklük taslama ve kendini beğenmenin zıddıdır. Tevazu  güzel ve üstün ahlâk sahibi oluşun bir göstergesi, kibir ve kendini beğenmişlik ise kötü ahlâklı oluşun ve günahkârlığın bir belirtisidir. Bu sebeple tevâzu ne kadar övülmüşse, kibir de o kadar yerilmiştir. 

#942

Niyeti halis olmayan bir insanın yaptığı ibadetler şüphelidir. Çünkü riya ve kibrin gölgesi düşmüş ibadetler, Allah katında makbul değildir.

#976

Bir cömerte sordular: Muhtaçlara verdiğin, yoksullara dağıttığın şeylerden dolayı gönlüde kibir ve fakirler üzerine bir minnet yüklemek hisleri geliyor mu?

Cömert şöyle cevap verdi: "Hayır, ne münasebet! Ben bir şey verirken kendimi aşçının elindeki kepçe gibi farz ediyorum, veren aşçıdır fakat kepçeden geçiyor. Kepçe; rızkı veren benim" gibi bir histe bulunabilir mi?

Verilen rızk insanların elinden çıkıyorsa da, asıl veren Cenâb-ı Hakk'dır. Bundan dolayıdır ki, rızka vasıta olanın hiç kimseye minnet yükletmesi doğru değildir...

#997

Düşmanlarından, kibirli, hasetçi, ahlaksız, cimri ve cahil kimselerden şiddetle uzak durmalısın. Eğer bu kimselerden uzak durmazsan belayı kendin davet etmiş, zarara kendi rızanla girmiş olursun.

#1138

Bayezid-i Bistami bir gün yolda giderken yanından geçen bir köpeği gördü. Köpeğe değip necaset bulaşmasın diye eteklerini topladı. O anda köpek dile gelip, şöyle dedi:"Benden sana bulaşacak kir, üç defa yıkamakla temiz olur. Ama senin nefsindeki kibir kiri yedi deryada yıkansa temiz olmaz." Bunun üzerine Bayezid-i Bistami, köpeğe; "Senin dışın pis, benim ise içim. Gel beraber olalım da belki birbirimize faydamız olur." dedi. Köpek de; "Sen benimle yoldaş ve arkadaş olamazsın. Zira halk beni horlar, sana tazim eder. Beni gören taşlar, seni gören ise iltifata başlar ve "Arifler sultanına selâm olsun!" der. Benim yarına yiyecek bir kemiğim bile yok, ama senin bir ambar buğdayın var." cevabını verdi. Bayezid-i Bistami bu cevaptan kederlendi, bir köpeğin yol arkadaşı olmaya bile lâyık değilim, diye üzüldü.

#1292

Kalp temizliğinin ilk makamı dört kötü huydan kurtulmaktır. Bu yolun büyükleri dört arızayı kalpten yok edip dört güzel huyu yerleştirmeyi nefs tezkiyesinin şartı olarak bildirmişlerdir. Hasedi, hırsı, kibiri ve riyayı temizlemek lazımdır. İnsan ibadet çokluğu ile değil nefsinin çirkin sıfatlarını temizlediği kadarıyla kâmil olur. Dokuz kere veya otuz kere hacca gitmek, geceleri hiç uyumamak kemalat ölçüsü değildir. Nefsinin çirkin huylarını temizleyen kişi az ibadet de etse, çok ibadet eden fakat nefsini temizlememiş kişiden Allah’a daha yakındır.

#1456

Kamış boşum dedi, şekerlendi.

Ağaç yükselip havalara girdi, baltayı yedi.

(Alçak gönüllü ve kibirli insanlara çok güzel birer örnek)

#1577

Kibir, bele bağlanmış taş gibidir. Onunla ne yüzülür ne de uçulur.

Hacı Bayram-ı Veli Hz.leri

#1577

Kibir, bele bağlanmış taş gibidir. Onunla ne yüzülür ne de uçulur.

Hacı Bayram-ı Veli Hz.leri

#1602

Riya, hased, gurur, kibir gibi hastalıklar ameli yakar, küle çevirir.

Gavs-ı Sani

#1700

Tevazu sahibi müslümanlar önemli meselelerinde asla istişareyi terk etmezler. Çünkü onlar sadece kendi akıllarına güvenip kibirle yürümezler.

#1983

Mekke'de bazı kişiler, yalancı Peygamber Müseylimet-ül Kezzab'ın yanına giderek:
Hz. Muhammed (s.a.v) hangi ağacı yanına çağırırsa, o ağaç köklerini topraktan söküp geliyor ve O'nun peygamberliğine şahadet ediyor, derler. Sen de çağır bakalım, ağaçlar senin de ayağına gelecek mi?
Müseylime, bu soru karşısında köşeye sıkışır ve ister istemez.
Ey ağaç, yanıma gel, diye seslenmeye başlar.
Tabi ki, ağaçta bir hareket görülmez.
Müseylime, bozuntuya vermeden devam eder.
Ne yapalım peygamberlikte enaniyet (gurur-kibir) olmaz. O gelmezse ben giderim.







Etiketler