Diğer Sitelerimiz

25000 Veciz Söz
islami bilgiler

#1076

 

Fatih, İstanbul'u fethetmişti. Şimdi atının üzerinde ordusuyla şehre giriyordu. 
Dervişlerden biri Fatih'in atının yularına yapışıp Padişaha şöyle dedi: 
"Padişahım! İstanbul'u biz dervişlerin duaları sayesinde aldığını unutma. 
Fatih, dervişin bu haline ve sözüne hafifçe gülümsedi ve: 
"Doğru söylersin" dedi. Eliyle kılıcını işaret ettikten sonra da şöyle dedi: 
"Ama sen de şu kılıcın hakkını unutma." 

#1240

Padişahın biri, adamlarından birine bir miktar para verip şehir içindeki dervişlere dağıtmasını söyledi. Adamcağız birçok dervişin yanına gidip geldi ve ancak parayı olduğu gibi geri getirip padişaha iade etti.
Padişah; “Niçin dağıtmadın?” diye sordu. 
Adam; “Padişahım verecek derviş bulamadım” dedi.
Padişah; “Nasıl olur, şehirde yüzlerce derviş vardır” deyince, adam;

“Efendim, dervişler para kabul etmiyorlar. Para alanlar ise zaten derviş değil ki” diye cevap verdi.

#1240

Padişahın biri, adamlarından birine bir miktar para verip şehir içindeki dervişlere dağıtmasını söyledi. Adamcağız birçok dervişin yanına gidip geldi ve ancak parayı olduğu gibi geri getirip padişaha iade etti.
Padişah; “Niçin dağıtmadın?” diye sordu. 
Adam; “Padişahım verecek derviş bulamadım” dedi.
Padişah; “Nasıl olur, şehirde yüzlerce derviş vardır” deyince, adam;

“Efendim, dervişler para kabul etmiyorlar. Para alanlar ise zaten derviş değil ki” diye cevap verdi.

#1254

Yalnız yaşayan bir derviş, sahranın bir köşesinde oturuyordu. Yanından adamlarıyla bir hükümdar geçti. Derviş, başını kaldırıp hükümdara iltifat etmedi. Hükümdar öfkelendi. Vezir dervişe dedi ki: 
Niçin saygı göstermedin? 
Derviş cevap verdi:
Hükümdara söyle, kim kendisinden nimet umuyorsa saygıyı ondan beklesin. Şunu da bilsin ki, hükümdarlar halkın koruması içindir. Koyun, çoban için değildir. Fakat çoban, koyun içindir.
Hükümdar, dervişin sözünü beğendi: 
Benden bir şey iste, dedi. 
Derviş cevap verdi: 
Bir daha beni rahatsız etmemenizi istiyorum. 
Hükümdar: 
O halde bana öğüt ver, deyince derviş şunu söyledi: 
Şimdi elinde nimet varken düşün! Zirvedesin, Allah için ne yapacaksan şimdi yap. Bu devlet de, saltanat da elden ele geçip gidecektir. Kalıcı olan ahiret için yapılandır. Yapılan ibadet bile olsa Allah rızası için yapılmamışsa dünyalık olur, dünyada kalır.

#1287

Mısır’da uzun zamandır susmasıyla ünlenmiş iyi huylu bir derviş vardı. Birçok âkil kişi uzaktan yakından gelerek etrafında pervane olup dervişten feyz almak istiyordu. Bir gece bu derviş kendi kendine şöyle düşündü:

-İnsan dilinin altında gizlidir. Böyle susup durmak olmaz. Misafirlerle konuşmak gerek. Konuşmazsam kimse benim âlim olduğumu bilemeyecek. Derviş konuşunca dost düşman herkes onun Mısır’ın en cahili olduğunu anladı. Adamın huzuru ve düzeni bozuldu, rahatı kaçtı. Çaresiz, Mısır’dan çıkıp başka yere gitmek zorunda kaldı. Ayrılırken tekkenin duvarına şunları yazdı:

Çirkin yüzümü güzel sandığım için perdeyi kaldırdım. Eğer aynada kendimi görmüş olsaydım, cahillik edip yüzümü örten perdeyi yırtmazdım. İnsan sükût ederek üstünlük bulur, susmayan cahil ise rezil olur.” Sükûtun her zaman bir değeri vardır: Âlime heybet kazandırır, cahil için bir perde olur. Eğer âlimsen çok konuşarak heybetini yitirme. Yok, cahilsen perdeni yüzünden sıyırma. Gönlündekileri insanlara açmak için acele etme. Bunu ne zaman olsa yapabilirsin. Fakat bir kez sır ortaya çıktı mı, onu tekrar saklamaya imkân bulunmaz. Kalem gibi susmak gerekir. Başı bıçakla kesilmeden sultanın sırlarını ne güzel sakladı. Sözü insan gibi, akıllı uslu söylemek gerekir. Yoksa hayvanlar gibi susmak daha iyidir.

#1643

Dervişin biri bir şeyhe;

“O’nu nerede arayayım”, diye sorar.

Şeyh dervişe der ki:

“Nerede aradın da bulamadın ki? Şayet arama yoluna samimiyetle bir tek adım atacak olsan, nereye baksan O’nu görürsün.

#1675

Horasanlı iki derviş birbirlerinden ayrılmadan seyahat ederlerdi. Biri zayıftı, iki gecede bir yemek yerdi. Öbürü kuvvetliydi. Günde üç öğün yemek yerdi. Nasıl olduysa, bunları casus diye bir şehrin girişinde yakaladılar. Her ikisini de bir odaya koyup kapıyı kerpiçle ördüler. İki hafta sonra suçsuz oldukları anlaşıldı. Kapıyı açınca gördüler ki, kuvvetlisi ölmüş, zayıf olanı sağ salim yaşıyor.

Herkes buna hayret etti. Durumu gören bir bilge kişi dedi ki: “Ben bunun aksi olsa şaşardım. Çünkü kuvvetli olan çok yemek yerdi. O açlık ve susuzluğa dayanamadı ve öldü. Oysa öbürü kendini tutardı, âdeti üzere açlığa tahammül etti ve sağ olarak kurtuldu.

#1679

Dervişin biri, kolsuz bacaksız bir tilki gördü. “Bu vaziyette bu hayvan nerden yiyip içiyor? Nasıl yaşayabiliyor? diye  Cenab-ı Hakk’ın kudretine hayran kaldı. Şaşkın derviş bu haldeyken bir aslan pençesinde bir çakalla çıkageldi ve avını orada yedi. Ondan artan şeyler de tilkiyi doyurdu. Herkesin rızkını ulaştıran (Rezzak), Allah ertesi gün başka bir tesadüfle tilkinin günlük yiyeceğini yine gönderdi.

Bu hakikat karşısında adamın gözü açıldı. Hemen bir mescide gidip tevekküle koyuldu. “Aslanlar bile rızıklarını zorbalıkla yemiyorlar. Madem ki Allah kötürüm tilkinin rızkını ayağına gönderiyor, benim rızkımı da gönderir. İyisi mi ben bundan sonra karıncalar gibi bir köşeye çekileyim.” dedi. İşi gücü bıraktı, Yüce Yaratıcı’nın gayb âleminden rızık göndereceği ümidiyle beklemeye başladı. Fakat günlerce gelen giden olmadı.

Bu arada mihrap tarafından kulağına şöyle sesler geldi: “Ey tembel adam! Elsiz ayaksız tilki gibi görme kendini. Kalk da yırtıcı bir aslan kesil. Öyle çalış ki, aslan gibi senden de başkalarına bir şeyler kalsın. Neden aciz tilkiye benzeyip artıklarla doyacaksın. Aslan gibi güçlü bir insan, düşkün tilki gibi davranırsa köpekler bile ondan üstün olur. Çalış çabala ve başkalarıyla yiyip içmeye bak; birilerinin artığına göz dikmeyi bırak.







Etiketler