Diğer Sitelerimiz

25000 Veciz Söz
islami bilgiler

#887

Evliyanın en yükseği, en aşağı derecede olan bir sahabenin derecesine asla yetişemez.

#1112

Bir gün yakınları Bayezid-i Bistami’ye; "Efendim, filan yerde büyük bir zât var. Fazîlet ve kerâmet sâhibi bir velîdir." dediler ve daha başka sözlerle o zâtı çok medh ettiler. Bunun üzerine Bayezid-i Bistami; "Madem öyledir. O halde o büyük zâtı ziyârete gitmemiz lâzım oldu." buyurdular. Talebelerinden bazıları ile birlikte onun bulunduğu yere geldiler. Bayezid-i Bistami bildirilen zâtın, mescide gitmekte olduğunu ve kıbleye karşı tükürdüğünü gördü. Görüşmekten vazgeçip derhal geri döndü. Sonra o kimse hakkında şöyle buyurdu: "Dinîn hükümlerini yerine getirmekte, sünnet-i seniyyeye uymakta ve edebe riayette zayıf birisine, nasıl olur da keramet sahibi denilir. Böyle bir kimsenin, Allah-ü Teâlâ’nın evliyâsından olması mümkün değildir." buyurdu.

#1357

Bediüzzaman Said Nursî (k.s) şöyle buyuruyor:

“İmam Rabbanî (r.a) demiştir ki:

Ben manevi ve ruhani makamlarda seyahat ederken evliyaların dereceleri içinde en parlak, en haşmetli, en güzel, en emniyetli olanını Sünnet-i Seniyyeye tabi olmayı asıl yol kabul eden velileri gördüm. Hatta o sınıfın avamdan olan evliyaları, diğer sınıfların has velilerinden daha muhteşem görünüyordu.

Evet, hicri ikinci bin yılının müceddidi İmam-ı Rabbanî (r.a) doğru söylüyor. Sünnet-i Seniyyeyi esas tutan kimse, Habibullah (s.a.v)’in gölgesi altında Allah-ü Teâlâ’nın sevgi ve rızasını kazanma makamına mazhar olucudur.”

#1383

Seyyid Hasan Şazelî Hazretleri bir arkadaşı ile bir mağaraya girdi. Gayeleri nefislerini ıslah etmekti. Ancak mağarada halvette ibadetle meşgul iken birbirlerine şöyle diyorlardı:

“Muradımıza nasıl erer, nasıl keşif ve keramet sahibi oluruz? Ulu makam ve mertebelere nasıl ulaşırız?

Onlar böyle konuşurken mağaranın kapısında bir ihtiyar peyda oldu. Selam verdi, aldılar. Ona kim olduğunu sordular. Şöyle cevap verdi:

Ben Allah’ın kullarından biriyim, ismim Abdülmelik.

Hayırdır niye geldin?

Size hayret ettim, ondan geldim.

Bizim şaşılacak ne halimiz var? Mağaraya nefsimizi, benliğimizi yok etmeye geldik.

Hayır, siz mağaraya nefsinizi azdırmaya girdiniz. Ne gün evliya oluruz, ne gün gökte uçar, denizde yürürüz… Bunları konuşuyorsunuz. Mağarada olanın gayesi bu olmamalı. Ne zaman Allah’ın rızasını buluruz, Allah düşmanı nefsimizi ne zaman ıslah ederiz, kötü ahlaktan nasıl kurtulur, güzel ahlakı nasıl kazanırız? Amacınız işte bu olmalı. Fakat sizin gayeniz bunlar değil.

Bu sözler üzerine tövbe istiğfar ettiler. İşte, halis niyet ile o zat, bir tasavvuf büyüğü olan Hasan Şazelî hazretleri oldu.

#1562

İmam-ı Gazalî Hazretlerinin buyurduğu gibi, dinimizi bize ulaştıran Ashab-ı Kiram Hazretleridir. Onların bazı hallerini hoşa gitmeyecek şekilde mübalağalı bir tarzda anlatmak haramdır.

Onlardan sadece birini kötülemek dahi insanın kendine vereceği en büyük zararlardandır. Hem böyle bir davranış, Allah Teâlânın onlardan razı olduğunu bildirdiği ayetlere inanmamak manasına gelir. Ashab-ı Kiramın hepsi de adil, salih, evliya ve müçtehittirler.

Bu güzide topluluk, pek çok ayet ve hadisle methedilerek üstünlüklerine işaret edilmiştir. Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmaktadır:

Aman ashabım hakkında söz söylemekten sakının; aman sakının. Asla benden sonra onları hedef almayın. Onları seven beni sevdiği için sever; onlara buğz eden, bana buğz ettiği için buğz eder. Onlara eziyet veren bana eziyet vermiş, bana eziyet verense Allaha eziyet etmiş sayılır. Allah’a eziyet vereni de, Allah hemen cezalandırır.

#1690

Zünnun Mısrî Hazretleri, tevekkül sahibi kimsede bulunması gereken üç özelliği sayarken bunlardan birinin de, kalpteki dünyevî alakaları azaltmak olduğunu söylemiştir. Diğer ikisi ise mahlûkata yaranma alışkanlığını terk etmek ve bedeli ne olursa olsun her zaman doğruyu söylemektir. (Hilyetu’l-Evliyâ)

Denilmiştir ki; Tevekkül sahibi kimsenin alameti, doğru söylemesi kendisine zarar verecek ve yalan söylemesi büyük fayda sağlayacak olsa bile, doğru söylemeyi tercih etmesidir.







Etiketler