"para" kelimesi ile ilgili sonuçlar;
#24
Aişe validemizin hizmetçisi Ümmü Dürde anlatıyor:
Bir gün Aişe (r.a.)’a yüz bin gümüş para getirildi. Paranın hepsini dağıttı. Kendisi oruçluydu.
Ben; "Dağıttığın o paradan bir gümüş ayırarak et aldırıp onunla iftar edebilirdin" dedim.
O; "Daha önce hatırlatsaydın öyle yapardım." karşılığını verdi.
#64
Kaybedilen para bir şey değildir, ama kaybedilen namus çok şeydir.
Alfred Krupp
#207
Reklâm verenler, reklâma harcadıkları parayı, ürünlerini geliştirmeye harcasalar, reklâm yapmaya gerek kalmazdı.
#652
Para her kapıyı açar derler. Paranın alamadığı şeyleri de düşündünüz mü? Mesela ilaç alabilirsiniz, sıhhat alamazsınız. Ev alabilirsiniz, mesut olamazsınız. Azrail’e rüşvet veremezsiniz. Kötü alışkanlıkları ameliyat ettiremezsiniz.
#825
Adamın biri Rasûl-i Ekrem’e gelerek:
“Para ve şöhret için savaşan bir adam sevap kazanır mı?” diye sordu.
Peygamber Efendimiz:
“Hiçbir şey kazanamaz”, buyurdu.
Adam bu soruyu Rasûl-i Ekrem’e üç defa sordu. Her defasında da aynı cevabı aldı. Sonra Hz. Peygamber sözünü şöyle tamamladı:
“Allah Teâlâ sadece kendi rızâsı için yapılan ibadetleri kabul eder, başkasını değil”
#1022
Doğmuş çocuğu beslemek için sarf edilecek paranın, ana rahmindeki çocuğun doğmaması için sarf edildiği bir dünyada bir bozukluk, bir terslik var demektir.
#1418
İman camilerde, silah korkaklarda, para cimrilerde, karar zayıflarda olursa bu iş yürümez.
Hz. Ebubekir (r.a.)
#1639
Sahabenin zahit alimlerinden Ebu Zer el-Gıfarî r.a., Hz. Osman r.a.’ın halifeliği döneminde Şam’da bulunuyordu. Aldığı maaşın günlük nafakasından fazlasını muhtaçlara dağıtır, yanında hiç altın para bırakmazdı. Bundan dolayı halk arasında pek muhterem ve mübarek bir zat olarak tanınırdı. Fakat zühd ve takva yönünden halkın kaldıramayacağı bir hayat tarzını kendisi gibi herkesten bekler, eldeki malların bekletilmeden mutlaka Allah yolunda harcanmasını isterdi. İyi niyetine diyecek yoktu, ama herkesin hali ona uymuyordu. Şam valisi Hz. Muaviye, onun ağır tekliflerinden rahatsızlık duyuyordu. Ondaki samimiyeti sınamak için, bir gece adamlarından biriyle anlaşarak kendisine hibe şeklinde bin altın gönderdi. Aynı şahıs ertesi gün Ebu Zer hazretlerine gelerek: “Aman beni Muaviye’nin hışmından kurtar. O beni başkasına gönderdiği halde, ben yanlışlıkla altınları sana getirip vermişim!” dedi.
Ebu Zer hazretleri ise “ Evladım, o altınlar bu gece fakirlere dağıtıldı, bir tane bile kalmadı. Muaviye bana üç gün mühlet versin de o kadar altını tekrar bulup ödemeye çalışayım.” dedi
Muaviye r.a. gördü ki, onun sözü ve işi birbirine uyuyor. Şam’da onu idare etmek de zor. Çaresiz onun halini Hz. Osman’a bildirdi. Halife de onu Medine’ye çağırınca oraya gitti. Fakat Medine eskisi gibi değildi, zenginleşerek gelişmiş ve değişmişti. Hz. Osman r.a. ona: “Ey Ebu Zer halkı zorla zühd ve takvaya sevk etmek mümkün değil. Bana gereken onlar arasında Allah’ın emriyle hükmetmek ve adaleti sağlamaya çalışmaktır.”dedi. O ise:”Zenginler zekâttan başka sadakalarını da vermezlerse biz onlardan razı olmayız.” dedi. Orada bulunanlardan Kâ’bü’l-Ahbâr: “Farzı yerine getiren borcunu ödemiş olur.” deyiverince, Ebu Zer: “Sen kim oluyorsun ki burada lafa karışıyorsun? diyerek, kafasına şiddetli bir sopa indiriverdi!
Ebu Zer r.a. Medine’deki hayattan sıkılmaya başlamıştı. Hz. Osman’a dedi ki: “Rasulullah Aleyhisselam bana: ‘Şehrin binaları Sel dağına ulaşınca Medine’den çık git.’ demişti. İzin verirsen buradan çıkıp gideyim.” O da izin verince, beş-altı kilometre ötede Mekke yolu üzerindeki yerleşime elverişli Rebeze köyüne gitti.
#1665
Gittikçe kanaat duygusunu kaybeden toplum artık elde ettiğini yeterli bulmamakta, her zaman daha fazlasını istemektedir. Kanaat duygusu kaybolduğu için çoğu zaman kazanılan para, ihtiyaçları karşılamaya yetmemektedir. Televizyonlarda seyredilen şâşâlı yaşantılar, dizilerde gösterilen zengin evleri ve her gün bir yenisi reklamlarda arzı endam eden ürünler insanların yetinme duygularını aşırı derecede örselemektedir. Marka merakı, birkaç ayda bir yenisini alma gibi tatminsizlikler ailenin maddi imkânlarını çok zorladığından ve talepler karşılanmadığından dolayı aile içinde büyük huzursuzluklar baş göstermektedir. Bu kanaatsizliğin son derece vahim bir sonucu olarak eşler birbirini de yetersiz bulmakta, sürekli kıyaslama duygusuyla hareket etmektedir. Oysa başkalarının sahip olduklarına özenmek ve gücünün üstünde, hayatın ona sunduğundan farklı bir yaşam sürmeye çalışmanın varacağı nokta huzursuzluktur. Bu ise aile saadetini kökünden dinamitlemektedir.
#1961
Para müslüman'ın kalbinde değil, cebinde olmalı. Para sevgisi gönle girerse, Allah sevgisi gönlü, terki diyar eyler.