"halife" kelimesi ile ilgili sonuçlar;
#409
Bağdat’ın maneviyat büyüklerinden Ahmed Rufai Hazretleri bir gün ders verdiği öğrencilerine der ki:
İçinizde kim bir ayıbımı görürse hemen söylesin ki o ayıbımı vakit geçirmeden düzelteyim, tekrar etmeyeyim!
Kimseden bir ses çıkmaz. Ancak bir talebesi parmağını kaldırır:
Efendim der, sizde benim gördüğüm büyük bir ayıp var.
Söyle bakayım evladım o ayıbımı da hemen düzelteyim!
Gözleri yaşararak konuşan talebe, hocasının ayıbını şöyle ifade eder:
Sizin en büyük ayıbınız, bizim gibi günahkârları talebe olarak kabul etmenizdir!
Bu söz üzerine derin bir sessizlik başlar. Neden sonra Rufai Hazretlerinden şu söz duyulur:
Kendisini günahkâr bilme olgunluğuna erişen bu talebemi yerime halife tayin ediyorum. Bundan sonra ben olmadığım zamanlarda sohbeti o yapacaktır.
#866
Halife Hârûn Reşîd bir gün Behlül-i Dânâ ile sohbet ederken;
"Ey Behlül! Sana sarayımda bir oda ve hizmetçiler vereyim. Yeter ki bu eski elbiselerden kurtul. Yenilerini giy. İnsanlar arasına karış." dedi.
Bunun üzerine hazret-i Behlül;
"Müsaade ederseniz bir danışayım." dedi.
Halife;
"Kime danışacaksın, kimsen yok ki?" diye cevap verdi.
Behlül de; "Ben danışacağım yeri biliyorum." dedi ve oradan ayrıldı.
Hârûn Reşîd arkasından adamlar salıp danışacağı yeri öğrenmek istedi. Behlül gide gide şehir dışında bir mezbeleliğe gitti. Başını eğip bir şeyler dinlermiş gibi yaptı. Bir şeyler söylendi. Daha sonra oradan ayrıldı. Saraya yöneldi. Sultanın adamları ondan önce saraya dönüp hâdiseyi halifeye bildirmişlerdi. Behlül huzura girince, halife Hârûn Reşîd ona;
"Ey Behlül! Söyle bakalım vereceğin cevabı." dedi.
Behlül;
"Danıştım efendim. Lâkin insanlar arasına karışmam mümkün değil." dedi.
Halife heybetle;
"Ey Behlül! Sen gidip çöplere danışmışsın, haberim oldu." dedi.
Behlül de;
"Doğru söylüyorsun ben de onlara danıştım. Onlar bana cevap verdiler ve;
"Ey Behlül! Biz de vaktiyle en güzel ve nefis yiyecekler idik. Bütün güzellikler bizde idi. Sevgi ve itibarımız çoktu. Ne zaman ki insanlar arasına karıştık. İşte bu hâle geldik. Çöpe atıldık. Sen de sakın insanların arasına karışma." dediler. Bu sözlerdeki ince mânâları anlayan Hârûn Reşîd: "Haklısın." deyip düşüncelere daldı.
#1102
Devrin Halifesi Hz. Şibli'nin hastalandığını duyunca onu tedavi etmesi amacıyla bir doktor göndermişti. Mecusi olan doktor hastasına:
"Bir isteğin var mı? Ne istiyorsun?" diye sordu. Hz. Şibli:
"Senin Müslüman olmanı istiyorum." Doktor:
"Peki ben Müslüman olursam sen iyileşip hasta yatağından kalkacak mısın?" diye sorunca da ondan şu cevabı aldı:
"Evet." Mecusi doktor bunun üzerine Müslüman olduğunu açıkladı. Doktorun Müslüman olduğunu işiten Hz. Şibli hasta yatağından kalkıp iyileşti. Bu haber halifeye iletildiğinde ise halife şöyle dedi:
"Ben hastaya doktor gönderdiğimi zannetmiştim, oysa doktora hasta göndermişim."
#1611
Tasavvuf yolunun büyükleri de sahabiye hürmet gösterilmesine büyük önem vermişlerdir. Osmanlı’nın son asrında yaşamış olan Nakşibendîliğin, Halidi koluna mensup Terzi Baba Hazretleri’nin Dört Halife hakkındaki şu tavsiyeleri oldukça önemlidir.
“Ebu Bekir r.a. ilk olarak halife oldu. Böylece vazife ona intikal etti. Peygamberlerden sonra en faziletli insandır o. Sahabilerin de en faziletlisi odur. Allah Resulü s.a.v. ona “Sıddîk” demiştir. O daima O’nun sözünü tastik etmiştir. Hazreti Ebu Bekir r.a. doğruluğun, sadakatin şehri olmuştu. Hakk’ın lütfuna mazhar olmuştu. Hak yol üzereydi daima, Allah Rasulunün de mağara arkadaşıydı. Malını mülkünü hak yolunda infak etti, kendisine bir şey koymadı. Yüce Mevla da onu Kur-an’da övdü.
Ondan sonra Hazreti Ömer r.a. adaletle halifelik yaptı. Alemi adaletle doldurdu, devrinde adaletin kapısı oldu. Allah Rasulu, Hazreti Ömer’e, Hakk’ı batıldan ayırdığı için “Faruk” demişti.
Üçüncü halife Hz. Osman r.a. oldu. İnsanlar ve cinler hayâ ederdi ondan. Onun zamanında Kur’an tertip edildi, toplandı. Mana âleminde bakıp, edeple Kur-an’ı sıraladı. Allah Rasulu s.a.v. ona iki kızını verdi, ona iki kez inayet kıldı, yardım etti. Bu yüzden onun lakabı “İki Nur Sahibi”dir. Takvası ile hayâ kapısı.
Onun ardından Hz. Ali r.a. halife oldu. O Allah’ın arslanıdır. Yüce Mevla ona çok ihsanlarda bulunmuştur. Onun eliyle yardım göndermiş herkese. Allah Rasulu ona kızı Fatıma’yı verdi. Yine ona ilmin usulünü öğretti. Oda ilmin kapısı oldu, bölümlerini açıkladı. Bu dört halifeye hürmet ve saygı göstermek gerekir. Her birini mertebesine göre bilmemiz gerekir. Onlar hakikat sırlarının hazinesidir. Nice incelikler onlarda zuhur etmiştir. Onlar Peygamberimizin dostları, doğrulayıcılarıdır.
Onlara hürmet göster ve sakın onların hakkına girme! Allah âşıklarına dil uzatma, onlarda bir kusur arama!
Sahabe-i Kiram Efendilerimiz, Fahr-i Kâinat Efendimizin dostlarıdır, arkadaşlarıdır. Onlar da Allah Rasulu s.a.v.’in yadigârıdır. Şüphesiz bu inceliği bilmemiz, şuurlu davranmamıza vesile olacaktır.
Rabbimizin Tevfik ve inayetiyle…