"Hz. Adem a.s." kelimesi ile ilgili sonuçlar;
#659
İblis neden Allah’ın lanetine uğramıştır?
İblis, Hz. Âdem’in (a.s.) bedenine üflenen ilahi nefha yerine beşeriyetindeki toprağı gördüğü için “ Ben ateşten yaratıldım, o ise balçıktan” diyerek böbürlenmiş, bu vesileyle Allah’ın lanetine uğramıştır.
#891
İblis, Adem (a.s)’a hasedi yüzünden, Allah’ın lanetine uğramıştır.
Yeryüzünde ilk cinayet (Kabil’in Habil’i öldürmesi) haset yüzünden işlenmiştir.
Demek ki kıskanç kimseler yeryüzünün en şerli mahluklarıdır. Böylelerinden şiddetle uzak durmak gerekir.
#1029
Allah-ü Teâlâ, Hz. Âdem (a.s)’ın pak cesedini bulunduğu mekâna koydu. Ruha “Gir!” diye emretti. Ruh, cesede baktı ki dar, küçük, sıkıntılı... Allah-ü Teâlâ; “Zorlu gir, sıkıntılı gir.” buyurdu. Ruh cesede girdi, önce beyinde tecelli etti. Ruhun nuraniyeti sonra göze indi. Göz bir baktı, alt tarafı çamur, üst tarafı akıl. Daha sonra genize geldi. İlk defa “Elhamdülillâh.” dedi. Âdem (a.s)’ın ilk sözü bu oldu. Mümin, ne verilirse hamd etmekle mükelleftir. Hayırdan, şerden ne verildi ise Allah’ı bilen mümin “Elhamdülillâh” der. Sonra aşağı indi, diz kapağına geldi.
Cibril (a.s) elinde üç nuranî lâtif şeyle geldi. Âdem (a.s)’a bu üçünden birini almasını söyledi. O, aklı aldı. Bu üç nuranî lâtif şey, akıl, iman ve hayâ idi. Akıl cesede girdi. İman: “Bana Allah emretti, akıl neredeyse ben oradayım.” diyerek o da girdi. Hayâ da: “Rabbim bana emretti, iman neredeyse ben de oradayım.” diyerek o dahi girdi.
#1031
Âdem (a.s) cennette yasak ağaçtan yedikten sonra, def’i hacet ihtiyacı hissetti. İhtiyacını giderecek yer bulamadı. Allah-ü Teâlâ buyurdu ki: “Ya Âdem burada def-i hacet yapılmaz. Onun yeri dünyadır.”
Bu hadise dünyanın ne olduğunu göstermektedir.
#1077
Fatih bir gün dilencinin birine bir altın vermişti. Dilenci, Padişahın verdiği altını az bularak şöyle bir soru sordu: "Bu nasıl olur Padişahım? Ben senin kardeşin olduğum halde nasıl olur da bana bir altın verirsin?" Dilencinin ne demek istediğini tam anlamayan Fatih sordu: "Sen benim nereden kardeşim oluyorsun?"
Dilenci şu açıklamayı yaptı: "İkimizde Âdem babamız ve Havva anamızdan dünyaya gelmedik mi? Böyle bir durumda kardeş sayılmıyor muyuz?" Fatih gülümsedi. Bu cevap hoşuna gitmişti çünkü. Dilencinin kulağına eğilerek şöyle dedi: "Aman alçak sesle söyle. Bu söylediğini diğer kardeşlerimiz de işitip gelirlerse, senin payına bir altın bile düşmez."
#1279
Deylemî ‘nin naklettiğine göre denilmiştir ki:
Cenabı- Hak Hz. Âdem (a.s)’a 1000 meslek öğretmiş, sonra şöyle buyurmuştur:
“Ey Âdem, çocuklarına ve zürriyetine de ki: Eğer dünyalık bir şey istiyorlarsa bu mesleklerle elde etmeye çalışsınlar. Dini kullanarak dünyalık sağlama yoluna gitmesinler. Çünkü din sadece bana aittir. Din karşılığında dünyalık talep eden kimseye yazıklar olsun.”
#1303
Günlerin en şereflisi, Müslümanların haftalık bayramı olan Cuma günüdür. Müslümanların namaz için bir araya gelip cemaat dayanışmasını sürdürdüğü bu günün fazileti ayet ve hadislerle sabittir. Peygamberimiz (s.a.v);
“ Güneşin doğduğu en hayırlı gün cuma günüdür.” buyurmuş. Hz Âdem (a.s)’ın yaratılması, cennete girmesi, yeryüzüne indirilmesi, tövbesinin kabul edilmesi gibi olayların cuma günü vuku bulduğunu haber vermiştir.
Yine hadislere göre melekler Cuma gününe “yevm’ül-mezid”, yani “amellerin sevaplarının sair günlere göre artırıldığı gün” demektedir. Müminler cennette Cemalullah’ı bir Cuma günü müşahede edeceklerdir.
#1713
İnsanın suçu kendi nefsinden bilmesi kulluk edebindendir. Yeter ki tevbe edip af dilemeyi bilsin. Suçu Allah’a isnat eden affa layık olamaz, rahmete kavuşamaz. Hz. Âdem a.s. ile İblis’in durumları bunun en güzel misalidir. Her ikisi de günah işlediler. Hz. Âdem a.s. cennetten uzak düştü, hasret çekti. Fakat af diledi, Allah’ın mağfiretine mazhar oldu. İblis ise isyanına devam etti, suçu Allah’a yüklemeye kalkıştı. Böylece hatayı kendisinin yaptığını kabul etmedi. Sonuçta rahmete layık görülmedi ve kovuldu.
#1763
Hz. Adem cennetten gelirken oradan yalnız bir şey çıkarabildi. O da aşk. Cennet yadigârı olan aşkı, bunun için lekelememek, hakkını vermek, ona hürmet etmek hepimizin borcudur.
Salâhaddin Eyyubî